Bakan Şimşek'ten Çarpıcı OVP Değerlendirmesi: Kayıt Dışı Zenginlerden Ekstra Vergi Alınacak!
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın OVP hakkında yaptığı sunumun ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, soruları yanıtladı. Bakan Şimşek, "Program son aylarda yaşanan şoklara karşı dayanıklılığını kanıtladı. 2025 yılında bölgedeki savaşlar ve Türkiye'deki iç gelişmeler gibi faktörler programı test etti" şeklinde değerlendirmelerde bulundu.

2026-2028 Orta Vadeli Program (OVP) hakkında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hakkı Susmaz'ın katıldığı bir basın toplantısı gerçekleşti.

Toplantının başında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz OVP’nin detayları hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek medya mensuplarının sorularını yanıtladı. Şimşek, OVP'nin en önemli gündem maddelerinden birinin dezenflasyon ve fiyat istikrarı olduğunu vurguladı.
Enflasyonun yüzde 65 seviyelerinden %30'un altına düşme eğiliminde olduğunu belirten Şimşek, gelecek yıl için de %20’nin altında bir hedef koyduklarını ifade etti. Fiyat istikrarına yönelik somut bir takım adımlar attıklarının altını çizen Şimşek, bütüncül bir şekilde dezenflasyon sürecini yürüttüklerini ayrıca kamu maliyesi alanında atacakları adımların da dezenflasyonu göz önünde bulunduracağını söyledi. Gelir politikalarının tutarlı olduğunu vurgulayan Şimşek, arz yönlü tedbirlere öncelik verdiklerini belirtti.

TASARRUF ODAKLI BİR YAKLAŞIM SERGİLENİYOR
Şimşek, kamu harcamalarının neredeyse tamamının tasarruf önlemleri kapsamında değerlendirildiğini ve bu alanda kararlı olduklarını belirterek, “Geçen yıl kamunun harcamalarının bütçedeki oranı, son on yılın ortalaması olan yüzde 4,6'dan yüzde 3,1 seviyesine geriledi. Yani, tasarruf genelgesi aracılığıyla resmi harcamaları yaklaşık %33 oranında azalttık. Tasarruf konusunda ciddiyiz ve kararlıyız. Meclis bütçe yasasını onayladıktan sonra bizlere harcama sınırı belirliyor. Tasarruf genelgesi öncesindeki on yılda harcamalarımız, bütçe yasasının belirlediğinden ortalama %9,1 daha fazla gerçekleşmiş. 2024’te bütçe harcama limiti 100 lira ise, 96,7 lira harcadık. Yüzde 9.1’lik sapmayı bırakın, %3.3 oranında harcamaları aşağıda tutmayı başardık. Bu bahsettiğim harcamalar, faiz dışı harcamalar. Bu yıl da benzer bir görüntü söz konusu olacak. Faiz dışı harcamalarda, bütçenin üst sınırının %1.2 altında olmamız bekleniyor. Hem makro açıdan hem de tasarruf genelgesi açısından bakarsanız, sonuç odaklı bir tasarruf uygulaması yürütülmekte" şeklinde konuştu.
Bakan Şimşek, tasarruf tedbirleri çerçevesinde ‘Tasarruf Tedbirleri Bilgi Sistemi’ni oluşturduklarını ve Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak 257 kamu kurumunu yakından takip ettiklerini aktardı. Denetimlerin ayrıntılarına da değinen Şimşek, "1987 harcama biriminde denetim gerçekleştirildi. Bunların raporları, ilgili bakanlıklara ve elbette Cumhurbaşkanlığı'na iletiliyor. Bu anlamda tasarruf konusunda kesin bir kararlılık var" diye ifade etti.

"TÜRKİYE EKONOMİSİ, ŞOKLARA KARŞI DAYANIKLI"
Programın şoklara karşı sağlam duruşunu da değerlendiren Şimşek, "Bu program son aylarda, şoklara dayanıklılığını açıkça gösterdi. 2025'te küresel ticaret savaşları ve bölgedeki çatışmalar devam ederken Türkiye’de de bazı iç olaylar yaşandı. Tüm bunlar aslında programı test etti. Ancak program, bu zorlu süreçte başarılı bir sınav verdi. Dolayısıyla, Türkiye ekonomisi çok yönlü iç ve dış şokların yaşandığı dönemde istikrarlı bir büyüme sergiledi. Rezerv yeterliliğimiz ise devam ediyor. Şu anda rezerv yeterliliğimiz, IMF’nin sağlamış olduğu bir tanıma göre 1,13 seviyesinde. 1’in üzerindeki değerler yeterli kabul ediliyor. Program başlamadan önce ise rezerv yeterliliği 0,71'di; son 20-25 yılın ortalaması ise 0,9 civarındadır. Bu, Türkiye'nin rezerv yeterliliğini sağladığını gösteriyor. Şoklara karşı dayanıklılığınızı artırmak için bir tampon oluşturmanız gerekmektedir" şeklinde konuştu.
Şimşek, programın başlangıcında makro istikrarı sağlamak amacıyla yola çıktıklarını belirtti; Türkiye’nin risk priminde (CDS) önemli bir düşüş yaşandığını ve 700 seviyelerinden 260’a indiğini vurguladı. Yüksek enflasyon ortamlarında faiz giderlerine bakarken nominal değerlere odaklanmanın yanlış olacağına dikkat çeken Şimşek, doğru değerlendirmenin milli gelir, bütçe veya vergi gelirlerine oranına bakmak olduğunu ifade etti.

"OVP YENİDEN FAİZ DIŞI ARTIŞI GÖSTEREN BİR YOL SUNDU VE GEREKEN TEDBİRLERİ ALACAĞIZ"
Şimşek, 2003-2022 döneminde faiz giderlerinin milli gelire oranının yüzde 4,1 olduğunu hatırlatarak, "2025 yılında bu oran yüzde 3,3; gelecek yıl ise 3,5 olarak tahmin ediliyor. Takip eden iki yılda yine 3,4 ve 3,3’e düşecek. Bu geçici artışın sebebi ise 2023 ve 2024'te önemli faiz dışı açık verilmesidir. Faiz dışı açık verildiğinde faiz giderleri artar. Türkiye, kısa süre önce büyük bir deprem felaketi yaşadı ve program ile bu depremin etkilerini gidermeye çalıştı; 90 milyar doları depremin etkilerini telafi etmek için harcadık. Bunun önemli bir kısmını borçlanarak karşıladık. Bu durum, faiz giderlerinde bir artışa sebep olmuştur. Ancak bu durum, program sayesinde ciddi bir risk oluşturmaz. Çünkü OVP, yeniden faiz dışı artışı hedefleyen bir strateji sunmakta ve buna uygun tedbirler alacağız. Önümüzdeki 3 yılda, faiz dışı fazlayı hedefleyerek, faiz harcamalarının bütçe içinde veya milli gelire oranla artışını engelleyeceğiz ve tekrar düşüş yoluna sokacağız. Böylece halktan topladığımız vergileri, hizmet ve yatırımlarda kullanacağız" şeklinde konuştu.

2026'DA MALİ ŞARTLAR DAHA DESTEKLEYİCİ OLACAK
Bakan Şimşek, IMF'nin gerçekleştirdiği bir çalışmada 100'ün üzerindeki enflasyon şoklarının incelendiğini düşünerek, "Enflasyonun şok öncesi düzeyine dönmesi ortalama olarak 3,4 yıl sürmüş. Dolayısıyla Türkiye'de dezenflasyon, iddia edildiği gibi diğer ülkelere göre daha uzun bir süre almıyor. 2026 yılında mali koşulların daha destekleyici hale geleceği öngörülüyor. Buna bağlı olarak dezenflasyon süreci devam edecek. Küresel mali koşularda iyileşme yaşanacak. Türkiye’nin kendi mali şartları da daha destekleyici bir hale bürünecek" ifadelerini kullandı.
DEZENFLASYON PROGRAMINI ÖNCELİKLİ HALE GETİRDİK VE BAŞARI ELDE ETTİK
Dış faktörlerin büyümeye etkisinin yanı sıra toplam faktör verimliliğinin büyümedeki payına da dikkat çeken Şimşek, bu oranın %50'nin üzerinde olduğunu bildirdi. Şimşek, son günlerde ülke içinde yaşanan gelişmelerin programa etkisine de değinerek, "İç ve dış koşullardaki gelişmeler bir araya geldiğinde, etkileri tamamen ayırmak zor olabiliyor. Nisan başında Trump'ın başlattığı ticaret savaşlarının etkileri ile 19 Mart sonrası süreci ayırt etmek zor. Ayrıca bölgemizdeki İsrail-İran çatışmaları da mevcut. Bütün bunlara rağmen son bir haftadır piyasalarda herhangi olağandışı bir hareket gözlemlenmedi. Hem dün gece hem de bugün genel gösterge oturdu. İç ve dış şokların etkisi büyümeyi ve risk primindeki düşüşü sınırlamış olabilir. Ancak biz doğru tepki verdik, kararlı bir şekilde dezenflasyon programına öncelik verdik ve sonuç aldık. Türkiye'de rezervler, martta eriştiğimiz zirvenin üstünde. Risk primimiz de o döneme yakın seviyelerde. Faizlerdeki artışa rağmen, güçlü bir dayanıklılık var ve program etkin bir biçimde uygulanmaya devam ediyor" şeklinde değerlendirdi.

Yatırım, ihracat ve tarımsal sektörlerin aylık kredi büyüme kısıtlamaları dışında tutulduğuna dikkat çeken Şimşek, bu alanların toplam kredilerin %50'sinden fazlasını oluşturduğunu bildirdi.
Sınırlamaların devam edip etmeyeceği sorusuna ise Şimşek, parasal aktarım mekanizmasının çok daha etkili bir şekilde sonuç vermesi durumunda bu önlemlere ihtiyaç olmayabileceğini, bu kararın Merkez Bankası'na ait olacağını ifade etti.
Vergide adalet ve etkinlik meselesinin son derece önemli bir alan olduğunu ve bunun yalnızca sözde kalmadığını belirten Şimşek, 2023'ten bu yana yürütülen faaliyetlerde finans sektörü ve kamu özel iş birliği kapsamındaki projelerde kurumlar vergisi oranını %30 seviyesine çıkardıklarını hatırlattı.

VERGİDE ADALETİ SAĞLAMAK İÇİN ADIMLAR ATMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Şimşek, birçok alanda muafiyetlerin ya azaltıldığını ya da tamamen kaldırıldığını hatırlatarak, "Yatırım fon ortaklıkları ve gayrimenkul kazanç muafiyetini belirli şartlara bağladık. İştirak hissesi satışındaki kazanç muafiyetini %75'ten %50'ye düşürdük. Bu alanlardaki çalışmalarımız devam etmekte. Program dahilinde alacağımız tüm tedbirlerde en başta enflasyonu artırmayacak, vergide adaleti daha da geliştirecek adımları öncelikle değerlendireceğiz. Muafiyetleri azaltmaya devam edeceğiz ve özellikle kayıt dışı kazanç elde eden zenginlerden daha fazla vergi almak için kararlı mücadelemiz sürecektir" diye ifade etti.

KAYIT DIŞILIĞI ENGELLEMEK İÇİN YALNIZCA EYLEM PLANI HAZIRLAMAKLA YETİNMIYORUZ, DENETİMLERİ SÜRÜYORUZ
Kayıt dışılıkta çoklu veri tabanı kullandıklarını belirten Şimşek, bu alanda yapay zeka destekli değerlendirme yöntemlerinden yararlandıklarını ifade etti. Saha denetimlerinin artırıldığına değinen Şimşek, "Hasılat tespiti amacıyla yalnızca bu yıl 200-250 bin denetim gerçekleştirdik ve oldukça iyi sonuçlar aldık. 2023 ve 2024 yıllarında beyanname sayılarında da rekor kırdık. Her iki yılda da matrahtaki artış %100'ün üzerindeydi. Hesaplanan ve tahsil edilen vergideki oranlar da %100'ün üzerinde. Beyanname bazında vergilerden söz ediyoruz. Bu bir tesadüf değil; kayıt dışılıkla mücadelede artık eylem planları yapmıyoruz, yalnızca sahada denetim gerçekleştiriyoruz. Bu durum vergide adaletin sağlanması için son derece önemli. Çünkü kayıt içinde çalışan ve tüm yükümlülüklerini yerine getiren ile kayıt dışı çalışanlar arasında var olan bu büyük adaletsizliği çözmeye çalışıyoruz. Bu nedenle alacağımız tüm tedbirlerde tekrar belirtmek gerekirse, vergide adalet ve etkinliği sağlamak için çaba harcayacağız. Kayıt dışılığı engelleme mücadelesi ise kararlı bir şekilde sürecektir."